Sunday, January 13, 2013

ALL SPORTS CAFE

Herkese merhaba. Bugun sizlere çok sevdiğim cafelerden biri olan All Sports Cafe'yi anlatacağım. Otuzu aşkın senedir var olan All Sports Cafe'nin Nisantaşı ve Etiler olmak üzere iki şubesi var.Hangi şubesi olursa olsun , mekana girdiginizde dikkatinizi çeken ilk şey , cafenin isminden de anlaşılacağı gibi eski spor aletlerinden olusan dekorasyonu.Neredeyse akla gelebilecek butun sporlarla alakali eşyalarin bulundugu All Sports Cafe sizi bu retro dekorasyonuyla adeta içine çekiyor. Burada huzurlu bir şekilde , zengin menüsünden seçeceğiniz kahvenizi yudumlamak ya da birbirinden lezzetli aperatif ya da yemekleri yemek mumkun. Yoğun bir gun geçirdiyseniz eger arka planda çalan Oxigen Radio'nun slow parçalarıyla sakinlesirken içki menüsünden seçeceğiniz içkinizle vücudunuzu gevşetebilirsiniz.Özellikle soguk günlerde benim de favorilerimden olan "Borgia" yı icmenizi şiddetle tavsiye ederim. Borgia sıcak çikolata, espresso, süt ve portakal kabuklarinin harmanlanmasiyla olusan , masaya ilk geldigi anda kokusuyla sizi büyüleyen mükemmel bir sıcak icecek.Herkesin All Sports Cafe'de sakin ve huzurlu bol kahveli günler gecirmesi dileğiyle....

All Sports Cafe

Herkese merhaba. Bugun sizlere çok sevdiğim cafelerden biri olan All Sports Cafe'yi anlatacağım. Otuzu aşkın senedir var olan All Sports Cafe'nin Nisantaşı ve Etiler olmak üzere iki şubesi var.Hangi şubesi olursa olsun , mekana girdiginizde dikkatinizi çeken ilk şey , cafenin isminden de anlaşılacağı gibi eski spor aletlerinden olusan dekorasyonu.Neredeyse akla gelebilecek butun sporlarla alakali eşyalarin bulundugu All Sports Cafe sizi bu retro dekorasyonuyla adeta içine çekiyor. Burada huzurlu bir şekilde , zengin menüsünden seçeceğiniz kahvenizi yudumlamak ya da birbirinden lezzetli aperatif ya da yemekleri yemek mumkun. Yoğun bir gun geçirdiyseniz eger arka planda çalan Oxigen Radio'nun slow parçalarıyla sakinlesirken içki menüsünden seçeceğiniz içkinizle vücudunuzu gevşetebilirsiniz.Özellikle soguk günlerde benim de favorilerimden olan "Borgia" yı icmenizi şiddetle tavsiye ederim. Borgia sıcak çikolata, espresso, süt ve portakal kabuklarinin harmanlanmasiyla olusan , masaya ilk geldigi anda kokusuyla sizi büyüleyen mükemmel bir sıcak icecek.Herkesin All Sports Cafe'de sakin ve huzurlu bol kahveli günler gecirmesi dileğiyle....

Saturday, January 12, 2013

Tarihi yıkım!


68 yildir degismeyen Beyoglu,İstiklal Caddesindeki yeriyle gonlumuzde adeta taht kuran,kalitesini ve lezzetini bozmayan,profiteroluyle unlu olan İnci Pastanesi bildiginiz uzere gectigimiz gunlerde kapatildi. İnci Pastanesinin kapatilma karari halk tarafindan cok tepki almis olsada maalesef ki engellenemedi. Son gunlerde İnci Pastanesinin kurucusu İstiklal  Caddesinde baska bir yerde acikacagini kesin olarak acikladi. Bu haber halki sevindirsede o eski nostaljik havasi olmamama dusuncesi profiterol sevenlerin sevincini kursaginda birakmaya yetiyor.  Akildaki sorularin basinda ise eski tadinin olup olmayacagi. Kapatilan subeye girdiginizde bos yer bulmanin zorluklarinin yeni acilacak yerindede olup olmayacagida merak konusu. Herkes gibi bende yeni yerini merakla ve ozlemle bekliyorum!!!

Bir şike daha - Stoke City / Chelsea



merhaba, bugun sizlere 12.01.2013 tarihinde oynanan Stoke City - Chelsea maçından bahsedeceğim.Bu maçtan bahsetmemin sebebi, son zamanlarda gündemden düşmeyen futbolda şike haberlerine yenisini ekleyebilecek bir karşılaşma olması. Chelsea'nin 4-0 kazandığı bu karşılaşmada şike olduğuna inanıyorum. İlk yarının son dakikasında Jonathan Walters 'ın kendi kalesine attığı gol ile öne geçen Chelsea , maçın ikinci yarısında da 63. dakikada  Jonathan Walters'ın kendi kalseine attığı 2. golle 2-0 öne geçti. Bana soracak olursanız bir maçta aynı oyuncunun kendi kalesine 2 gol birden atması pekte yanlışlık gibi durmuyor. Gelelim Chelsea'nin 3. golüne yani J. Walters'ın kendi kalesine attığı golden sadece 2 dakika sonra kullanılan penaltıya!.Bu gol şike iddiamı güçlendirir nitelikteydi.Penaltı olup olmadığı bile tartışma konusuydu.Sadece maçın 4. ve son golü normal bir goldü bana kalırsa.Son golü 74. dakikada Eden Hazard şık bir vuruşla attı ama yinede benim ve çok yüksek ihtimalle maçı izleyen binlerce insanın kafasındaki soru işaretleri ve Stoke City'li taraftarların siniri geçmeyecektir.

Victoria's Secret - yorumsuz




Her sene olduğu gibi 2013'te de Victoria’s Secret Fashion Show yeni yıla yaklaşırken hazırlıkları yapılan en büyük şovlardan biri olarak dünya çapında kendini kanıtladı. Gerek fragmanları gerekse tanıtım videoları ile 2013 Victoria’s Secret Fashion Show Defilesi haftalar öncesinden merak konusu haline gelmişti (doğal olarak) . 2013 Victoria’s Secret Fashion Show Defilesi yılbaşına özel olarak hazırlandı. Senenin başlangıcında giysileri tanıtan bu defile dünya çapında üne sahip nadir şovlardan biri. 2013 Victoria’s Secret Fashion Show Defilesi 2013 senesinin ilk dakikalarında bizlerle oldu. CNBC-E ekranlarında yayınlanan bu büyük şovda Victoria's Secret'in yeni tasarimlari yer aldı. Büyük uğraşlarla hazırlanan defile beklenenin üzerinde ilgi gördü. Dünyaca ünlü mankenlere ev sahipliği eden defile yüksek bir reytingle şovunu tamamladı.O büyük şovdan bir kaç kare:



Çok fazla mutluluk hormonu! - Milka çikolata





1901 yilindan bu yana agzimizi tatlandiran ve mor inegiyle kalbimizde yer eden cikolata markasi Milka son yillarda ortaya cikardigi farkli cesitleriyle dikkat cekiyor. Milka'nin pakedinin tarihinden bahsetmek gerekirse 1901 tarihindeki ilk Milka çikolatasının paketi de lilaydı ve üzerinde dogal Alp Dagları manzarası ile siyah beyaz bir inek vardı. Simdilerde ise  kurucusu olan Suchard, ilk sütlü çikolatayı, el değmemiş doğal Alp manzarası ve ön planında bir inek bulunan lila bir ambalaj kağıdıyla giydirdi. Daha sonra, sadece paketi lilaya boyamakla kalmayıp, reklamın ana unsuru olan “Milka İneği”ni de çikolataya dikkat çekmek amacıyla lilaya boyadı. Pakedinin yani sira yeni cesitleriyle dikkat ceken Milka, bonibonlu,patlayan sekerli ve oreolu gibi bir cok cesidiyle yeniden cikolata severlerin bir numarasi haline geldi. Su son gunlerde en cok tuketilen oreolu milka essiz tadiyla damakta mukemmel bir tad birakiyor. Gecmisten bugune kendini oldukca gelistiren markanin son yillardaki satis oranina bakarsak bir cok cikolata markasinin onune gecmis durumda. Ustelik acilir kapanir paketiyle bayatlama derdindende sizi kurtariyor ve kolaylik sagliyor.  Eger yeni cesitlerini denemediyseniz hemen en yakininizdaki markete gidip bir tane edinmenizi tavsiye ederim,pisman olmayacaginizdan eminim.

Müziğin kulakla buluşması



Muzik dinlemek neredeyse butun insanlarin hobileri arasinda yer alir. Bilindigi ve kanitlandigi uzere muzik dinlemek zamanin daha cabuk gectigi dusuncesi uyandirir. Yoda yururken,ders calisirken ve ya herhangi bir isle mesgulken yaptiginiz aktiviteyi daha eglenceli bir hale getirir muzik dinlemek. Yaklasik 6 ay once tanistigim Urbanears bana istedigim muzik kalitesini sundu. Bu kulaklik markasinin en belirgin ozelligi  yaklasik 14 renge sahip olmasi. Disarida muzik dinlerken onemli unsurlardan biride disariya ses vermeden ve toplumu rahatsiz etmeden muzik zevkini yasamaktir. Urbanears bunuda dusunmus olmali ki disariya hic ses vermiyor! Beni cezbeden ozelliklerinden biride hem muzik zevkini doruklarda yasatmasi hemde disaridan hos bir goruntu sergilemesi. İki cesidi bulunan Urbanears'in fiyatlarida oldukca makul. D&R gibi bir cok magazadan edinebileceginiz bu kulakligi alirken dikkat etmeniz bir konu var. Ses kalitesi cok yuksek oldugundan yolda yururken arkanizdan gelen araclara dikkat etmeniz!

O bir ikon, o bir kaplumbağa


 
Bugün sizlere eminim ki herkesin beğendiği ve bir ikon haline gelen Volkswagen beetle yani halk diliyle kaplumbağa yada tosbağa olarak anılan arabadan bahsedeceğim . Bir alman markası Volkswagen firması bu arabayı ilk olarak 1938'de ekonomik bir araç olarak tasarlayıp üretmeye başlamıştır. Aslında bu arabayı savaşta kullanmak üzere Adolf Hitler'in tasarladığını çoğu kişi bilmemektedir.1938'den bu yana 21 milyondan daha fazla satarak dünyanın en çok satılan arabası haline gelmiş ve yuvarlak hatları ve kaplumbağaya benzerliğiyle herkesin sempatisini kazanmıştır.2003 senesine kadar revize edilerek üretilmeye devam eden Beetle her zaman çizgisini korumuş ve o yuvarlak kaplumbağaya benzer görüntüsünü kaybetmemiştir. 2003 senesinde üretimi durduktan sonra 2011 senesinde son teknoloji adapte edilerek şirin ekonomik araba olmaktan çıkıp,çok daha sportif ama eski şirinliğini kaybetmemiş bir araba olarak yeniden üretilmeye başlanmıştır. Bana göre araba tarihinin unutulmazlarının başında yer alan Beetle'ın geleceği çok parlak. Bir tasarım harikası olan Volkswagen Beetle eminim ki gelecektede yeni nesil modelleriyle sempati toplamaya ve nefes kesmeye devam edecek.

Anıların Mekanı Ortaköy


Bundan üç , dört sene evvel cok gittigim bir yer olan Ortaköy'den bahsedeceğim sizlere bu yazimda...


     İki hafta önce tekrar ayak bastim anilarla dolu Ortaköyüme, adimimi atar atmaz soluma baktim. Her zamanki gibi yanyana dizilmis kumpirciler onceki aksamdan anlasmiscasina avazlari ciktigi kadar bagirarak ve laf atarak müşteri çekmeye calışıyordu. " güzel ağabeyim , güzel ablam , en iyi kumpir bizde yenir! " laflari havada uçuyordu adeta , aynen üç sene önceki gibi. Bütün tüylerim diken diken olmuştu yine aklima gelen anilarimdan, içimdeki buruk mutluluk geçmiyordu. Neyse dedim içimden devam ettim sağ taraftaki sokaktan , sağa döner dönmez sokak ikiye ayriliyordu , sol taraftaki sokakta Ortakoy'un vazgecilmezlerinden olan takicilar vardi tabiki, sağ taraftaki sokakta ise senelerdir orada bulunan ve devamli kendini gelistiren nargileciler basliyordu.

      Sağ taraftaki sokakta karsiniza ilk cikan nargileci iki adet birbirine bakan üç katli binadan olusan "Destan" dan baska bir yer degildi tabiki. Seneler once orda ictiğim şarapli ve üzümlü nargilenin tadi hala damagimdadir, o nargileleri icerken beraber oturduğumuz arkadaşlarla ve oraya gide gele tanıştığım birçok arkadasimla muhabbetlerimi hatirladim orada dikilmis Destan'a bakarken , sonra biraz daha devam edince sokakta solumda " Yazarlar Evi" belirdi. Burasi biraz icip eşsiz güzellikteki mezeleriyle , mekanin duvarlarinda bulunan yazarların ve şairlerin yazdigi mekana ait anilarinin bulunduğu tabletler esliginde efkar dagitmak icin mükemmel bir yerdir. Az derdimizi dinlememiştir o duvarlar. Buradaki anilarimda canlandigina göre sokakta biraz daha ileri gideyim dedim, bu sefer sağ tarafta " Umut Büfe " 'yi gördüm . Burasi ayni herkesin bildiği ünlü Marmaris Büfe gibi bir büfe ama kendine ait bir slogani var : " boğazdaki son umut" . Bu slogani her gorduğumde gülümsüyorum. Burasi her zaman içmeden önce ucuza karninizi doyurabileceğiniz ve hoş sohbet esnafla muahbbet edebileceginiz bir yer ama artik üç sene önceki gibi sadece bir büfe degil, işi büyütmüşler, artik ayni zamanda bir tekel bayiiler . Hemen Umut Büfe'nin yaninda Koray'ı gördüm , Koray eskiden bizim en çok gittiğimiz barın badigardıydı (bodyguard) ama işi bırakmış ve takıcılığa başlayıp Umut Büfe'nin yaninda tezgah açmış. Hoş bir muhabbetin ardindan biraz anılarımı canlandırmaya ara verip sahil tarafina yürüdüm ama orada da anılarımdan kaçamadım.

    İçime çektiğim deniz kokusu ve bakakaldığım inanılmaz boğaz manzarası beni tekrar eski günlere götürdü. Sahildeki banklarda bir süre soluklanıp biraz denize birazda restorasyon halindeki camiiye boş boş baktiktan sonra tekrar Ortaköy sokaklarına daldım. Bir süre sonra eskiden en çok gittiğimiz barların bulunduğu sokağa girdim. Bu sokakta biraz önce sizlere anlattığım Koray'ın badigardlık yaptığı  barın önünde durdum. Barın girişinden bulunduğum sokağa bir bakış attım, değisen şeyler var mı diye bakındım ama koca sokakta neredeyse hiçbir değişiklik yoktu. Hemen yanimdaki bara geçtim ve bir bira soyledim. Burası yani bulunduğum sokak eğlenmek veya kafa dağıtmak için çok uygun bir yer ama eğer dans edip içmekten sıkılırsanız sokağın sonundaki " Cafe-x " in terasında zengin menüden seçeceğiniz herhangi bir içecekle boğaz manzarasına karşı keyif yapabilir ve akşam saat 22:00 dan sonra bir alt katta canlı müzikle eğlenebilirsiniz.

Bu kadar dolaştıktan sonra karnımdan gelen gurultuları duyup dereboyu caddesi üzerindeki kokoreççilerin yolunu tuttum, size de tavsiye edeceğim gibi kendime bir yarım ekmek kokoreç söyleyip karnımda çalan zilleri susturdum. Üzerime bir ağırlık çökmüştü, gitme zamani gelmisti. Hesabımı ödedim ve caddeye cıkıp taksi beklemeye basladım. Tam on dakika bekledikten sonra Ortaköy Princess Otelin onundeki valeden bir taksi cağırmasını rica ettim. İsteğimi geri çevirmedi. Beş dakika sonra taksim gelmisti , ön kapısını açtım ve evimin adresini verdim. Yavaş yavaş Ortaköyden yani anılarımdan uzaklaşıyordum...



Sizlerinde Ortaköyde güzel anılar yaratmanız dileğiyle

Herkesin Bildiği Sırlar




Tiyatroya gitmenin zevkini hepimiz biliriz. Hele ki bu mevsimlerde tiyatro izlemenin zevki bambaska olur. Herkesin Bildigi Sirlar isimli tiyatro oyunu eminim ki herkesin begenisini kazanacak turden. Oyun, guncel bir sekilde kadin-erkek iliskisini anlatan iki kisilik bir oyun. Konu olarak islenen evlilik kurumu gibi gozuken fakat herkesin kendi icinde tartismasini ele alan,toplumdaki kliseleri yargilayan,herkesin icinde kayboldugu cevapsiz sorularin yer aldigi bir dunya. Adi ustunde 'Herkesin Bildigi Sirlar'.  Kadin-erkek iliskisi anlatilan ve adindan dolayi cok klise gozuken bu oyun aslinda cok eglenceli bir oyun.  Kendi fikirlerimi paylasacak olursam,oyun baslamadan sahne dekorunu inceleyince endise duydum cunku dekor oldukca moderndi ve ben simdiye kadar pek modern oyunlar seyretmemistim. Oyun,Green Day'in bir sarkisiyla acilisini yapiyor. Baslarda oyunun ilerleyisinde bir duraganlık söz konusu oluyor ancak zaman geçtikçe bu kırılıyor ve tüm salon hep beraber eglenmeye baslıyorsunuz. Elbette eglenceli oldugu kadar dusundurucude bir oyun izlemeye basliyorsunuz. Burak  Senturk ve Ebru Unurtan'in arasindaki basarili tiyatral uyumda bana oyunu sevdiren unsurlar arasinda. Oyunun bir dikkat cekici ozelligide yagmurlu havada geciyor olmasi.  Özellikle sahnede yer alan pencerede gördüğünüz yagmura, Kucuk Sahne’den İstiklal Caddesi’ne çıktığınızda da yakalanacakmış gibi hissediyorsunuz. Hararetli konuşmaların, karşılıklı suçlamaların, suçlanmaların, komikliklerin, şakaların son bulduğu noktada, salondan çıkarken şunu anlıyorsunuz, “insan aslında ilişkisinde, kendinden başka hiçbir şey vaat edemez".

The House Cafe

Bugun sizlere devamli olarak gittigim bir cafeden bahsedecegim. The House Cafe. Bir cok subesi olmakla beraber benim en sevdigim subesi Nisantasindakidir. Valikonagi caddesinin sonundaki subesinde yogun bir gunun ardindan gidip dinlenebilir,yemeginizi yiyebilir veya sicak bahcesinde yorgunluk kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Gerek mekan gerekse calisanlar olarak cok sicak bir ortama sahip olan The House Cafeye girdiginizde bir daha gelmek isteyeceksiniz. Yaklasik 6 ay once yine nisantasina acilan Atiye sokaktaki subeside mevcuttur. Burasi daha cok bar konseptiyle hazirlanmis olmakla birlikte kahve,cay,tatli ve yiyecek cesitleride mevcuttur. Eger yolunuz duserse,mutlaka ugramanizi tavsiye ederim.

Schalke 04-Galatasaray Eşleşmesi

Bildiğiniz üzere Galatasay , Şampiyonlar liginde son 16 ya kaldı.Bütün Galatasaylıların, hatta türkiyenin nefesini tuttuğu eleme turu kuralarında Galatasaray Schalke 04 ile eşleşti. Bana sorarsanız bu eşleşme, diğer eşleşme ihtimali olan takımların içinden en iyisiydi . Bir düşünsenize bir Galatasaray- Barcelona maçını... sonu pek hoş olmazdı diye düşünüyorum.Bu eşleşme basındada "dişimize göre takım" başlıklarıyla yankı yarattı.  Schalke'nin bir alman takımı olması ve Almanyada gayet fazla  türk vatandaşımızın olması nedeniyle , Almanyada oynanacak maçta takımımıza destek eksik olmayacak ve büyük bir moral olacak diye düşünüyorum . Bu iki eş takımın maçında Galatasaayın korkması ve iyi tutması gereken oyuncunun Huntelaar olduğunu düşünüyorum.Sezon başında hakkında ligin ilk yarısında takımdan ayrılacağıyla ilgili söylentiler çıkan Huntelaar, takımıyla sözleşmesini yenileyerek takımda kalma tarihini 2015 e kadar uzattı, buda dediğim gibi oynanacak maçlarda bu oyuncuya çok dikkat edilmesini gerektiğini gösteriyor.Adeta bir gol makinası olan huntelaar ve Galatasayda Şampiyonlar liginde en fazla golu atan Burak Yılmaz'ın  çekişmesini izlemek zevkli olacağa benziyor .Büyük maçı heyacanla bekliyoruz....

Yepyeni bir lezzet-Cookie Cup




Kahve icmeyi ve yaninda kurabiye yemeyi eminim ki hepimiz severiz. Peki size bu iki lezzeti ayni anda paylasabileceginizi soylesem? Evet,Lavazza size  bu iki lezzeti size ayni anda sunuyor! Yurtdisinda yaygin olan ve cok sevilen Cookie Cup,artik Turkiye'deki Lavazza subelerinde bulunuyor. Cookie Cup sayesinde once kahvenizi icip ardindan bardak seklindeki kurabiyenizi yiyebilirsiniz. Boyut olarak cok buyuk olmayan fakat size o hazzi tattirabilecek,kurabiye bardaktan olusan Cookie Cup icinde dilediginiz kahveyle servis ediliyor. Yavas yavas Lavazzanin tum subelerinde yer etmeye baslayan bu essiz tadi en yakin Lavazza subesine giderek,en yakin zamanda denemenizi tavsiye ederim. Bir kere denedikten sonra inanin vazgecilmezlerinizin arasinda yer alacak.

CMYLMZ-Fundamentals

Bugunku konum olarak sizlere gectigimiz gun gittigim ve kahkahalar esliginde izledigim 'CMYLMZ FUNDAMENTALS' adli filmden bahsedecegim. 3 Ocak tarihinde vizyona girmis olan bu film adindan da belli oldugu uzere Cem Yilmaz'in tek kisilik gosterisi. Daha onceki senelerde bunu gosteri olarak sergileyen Cem Yilmaz bunu sinemalarda yayinlanmasi uzere kayda aldirmis,bana sorarsaniz cokta iyi yapmis. Filmin neredeyse her dakikasini gulerek ve keyif alarak izledim. Kendi yasadigi olaylardan alintilar yaparak yaptigi esprilerin yani sira guncel sakalar ve esprilerde mevcuttu. Bana soracak olursaniz bu soguk kis gununde sevdiklerinizide yaniniza alip film vizyondan kalkmadan size en yakin sinema salonuna gitmeli, her dakikasini gulerek izleyeceginiz bu filmi kacirmamalisiniz.

Adidas-Stan Smith

Merhaba, size bu yazımda Adidas'ın en sevdiğim ayakkabı modeli olan Stan Smith'ten bahsedeceğim. Stan Smith ayakkabısının ismi 1946 doğumlu , yaşayan bir efsane haline gelmiş bir tenis oyuncusunun ismi.Adidas firması bu ayakkabıları ilk olarak sizinde anlayacağınız üzere Stan Smith'e tenis oynarken giymesi için özel olarak üretmiştir. Sonraki senelerde seri üretimine başlanmış ve mağazalarda yerini almıştır. Git gide ünü ve popülaritesi artan bu ayakkabı modeli özellikle altmışların ( 1960 ) jenerasyonunda bir fenomen haline gelmiştir ve neredeyse herkes tarafından giyilmeye başlanmıştır. Günümüzde de tarihin en çok satan ayakkabısı Adidas Stan Smith tir. Ne yazık ki benimde Adidas'ta en sevdiğim ayakkabı modeli olan Stan Smith yeni sezonda üretilmemektedir. En son 2011 sezonun üretilen bu ayakkabının yeni sezonda neden üretilmediğine hala anlam verebilmiş değilim. Eminim ki sadece benim değil , daha nice "Stan Smith" severlerinde isteği ve dileği bu güzel ve sade ayakkabının tekrar üretilmesi yönünde olacaktır.