Bundan üç , dört sene evvel cok gittigim bir yer olan Ortaköy'den bahsedeceğim sizlere bu yazimda...
İki hafta önce tekrar ayak bastim anilarla dolu Ortaköyüme, adimimi atar atmaz soluma baktim. Her zamanki gibi yanyana dizilmis kumpirciler onceki aksamdan anlasmiscasina avazlari ciktigi kadar bagirarak ve laf atarak müşteri çekmeye calışıyordu. " güzel ağabeyim , güzel ablam , en iyi kumpir bizde yenir! " laflari havada uçuyordu adeta , aynen üç sene önceki gibi. Bütün tüylerim diken diken olmuştu yine aklima gelen anilarimdan, içimdeki buruk mutluluk geçmiyordu. Neyse dedim içimden devam ettim sağ taraftaki sokaktan , sağa döner dönmez sokak ikiye ayriliyordu , sol taraftaki sokakta Ortakoy'un vazgecilmezlerinden olan takicilar vardi tabiki, sağ taraftaki sokakta ise senelerdir orada bulunan ve devamli kendini gelistiren nargileciler basliyordu.
Sağ taraftaki sokakta karsiniza ilk cikan nargileci iki adet birbirine bakan üç katli binadan olusan "Destan" dan baska bir yer degildi tabiki. Seneler once orda ictiğim şarapli ve üzümlü nargilenin tadi hala damagimdadir, o nargileleri icerken beraber oturduğumuz arkadaşlarla ve oraya gide gele tanıştığım birçok arkadasimla muhabbetlerimi hatirladim orada dikilmis Destan'a bakarken , sonra biraz daha devam edince sokakta solumda " Yazarlar Evi" belirdi. Burasi biraz icip eşsiz güzellikteki mezeleriyle , mekanin duvarlarinda bulunan yazarların ve şairlerin yazdigi mekana ait anilarinin bulunduğu tabletler esliginde efkar dagitmak icin mükemmel bir yerdir. Az derdimizi dinlememiştir o duvarlar. Buradaki anilarimda canlandigina göre sokakta biraz daha ileri gideyim dedim, bu sefer sağ tarafta " Umut Büfe " 'yi gördüm . Burasi ayni herkesin bildiği ünlü Marmaris Büfe gibi bir büfe ama kendine ait bir slogani var : " boğazdaki son umut" . Bu slogani her gorduğumde gülümsüyorum. Burasi her zaman içmeden önce ucuza karninizi doyurabileceğiniz ve hoş sohbet esnafla muahbbet edebileceginiz bir yer ama artik üç sene önceki gibi sadece bir büfe degil, işi büyütmüşler, artik ayni zamanda bir tekel bayiiler . Hemen Umut Büfe'nin yaninda Koray'ı gördüm , Koray eskiden bizim en çok gittiğimiz barın badigardıydı (bodyguard) ama işi bırakmış ve takıcılığa başlayıp Umut Büfe'nin yaninda tezgah açmış. Hoş bir muhabbetin ardindan biraz anılarımı canlandırmaya ara verip sahil tarafina yürüdüm ama orada da anılarımdan kaçamadım.
İçime çektiğim deniz kokusu ve bakakaldığım inanılmaz boğaz manzarası beni tekrar eski günlere götürdü. Sahildeki banklarda bir süre soluklanıp biraz denize birazda restorasyon halindeki camiiye boş boş baktiktan sonra tekrar Ortaköy sokaklarına daldım. Bir süre sonra eskiden en çok gittiğimiz barların bulunduğu sokağa girdim. Bu sokakta biraz önce sizlere anlattığım Koray'ın badigardlık yaptığı barın önünde durdum. Barın girişinden bulunduğum sokağa bir bakış attım, değisen şeyler var mı diye bakındım ama koca sokakta neredeyse hiçbir değişiklik yoktu. Hemen yanimdaki bara geçtim ve bir bira soyledim. Burası yani bulunduğum sokak eğlenmek veya kafa dağıtmak için çok uygun bir yer ama eğer dans edip içmekten sıkılırsanız sokağın sonundaki " Cafe-x " in terasında zengin menüden seçeceğiniz herhangi bir içecekle boğaz manzarasına karşı keyif yapabilir ve akşam saat 22:00 dan sonra bir alt katta canlı müzikle eğlenebilirsiniz.
Bu kadar dolaştıktan sonra karnımdan gelen gurultuları duyup dereboyu caddesi üzerindeki kokoreççilerin yolunu tuttum, size de tavsiye edeceğim gibi kendime bir yarım ekmek kokoreç söyleyip karnımda çalan zilleri susturdum. Üzerime bir ağırlık çökmüştü, gitme zamani gelmisti. Hesabımı ödedim ve caddeye cıkıp taksi beklemeye basladım. Tam on dakika bekledikten sonra Ortaköy Princess Otelin onundeki valeden bir taksi cağırmasını rica ettim. İsteğimi geri çevirmedi. Beş dakika sonra taksim gelmisti , ön kapısını açtım ve evimin adresini verdim. Yavaş yavaş Ortaköyden yani anılarımdan uzaklaşıyordum...
Sizlerinde Ortaköyde güzel anılar yaratmanız dileğiyle
No comments:
Post a Comment